Yalnıza hayranlık duyar ve korkarız yalnızdan. Çünkü o hiçbir şey yapmayarak, hiçbir şey istemeyerek, kendi varlığını dahi algılamayarak; algıladığı kadarını da yok etmeye kalkarak bizim ta içimizde bir yerlerde saklı olan boşunalık duygusunu tahrik ediyor.
HAKAN ARSLANBENZER
İnsanlar yalnızlık konusunu sever; çünkü bu konu insana kendini sınayabileceği boş bir şablon sunuyor. Oysa gerçek hayatta yalnız insanlar pek sevilmez. Zaten sevilselerdi yalnız olmazlardı, değil mi?
Sevmek yerine yalnız insanlardan büyük başarılara imza atmalarını bekleriz. Büyük bir şairseniz insanlar sizin yalnız olmanıza bayılır. Çünkü büyük şair şablonu epey büyük bir şablondur ve içi tamamen boştur. Böylece okuyucu o büyük boşluğa kendi benliğini zevkle ve sessizce yerleştiriverir. Hatta büyük şair şablonu o kadar büyük ve içi de o kadar boştur ki büyük şairin tek bir şiirini bile okumanız gerekmez. Büyük şair olduğunu bilin yeter. Hatta bunu kendiniz uydurabilirsiniz de. Önce yalnızlıktan öldürüp sonra büyük şair ilan ettiğiniz şairler gibi. Mesela Didem Madak, mesela Nilgün Marmara, mesela İlhami Çiçek.
Diyelim ki büyük bir şair ya da çılgın bir bilim adamı filan değilsin ve deli gibi yalnızsın. O zaman yalnızlığında da yalnızsın. Seni seven yok, büyük bir başarıya da imza atmadın; elinden gelen tek şey bir şekilde hayatta kalmak.
Hatta o kadar düşük profilli bir hayatın var ki “elinden gelmek” gibi fiyakalı ifadeler de senin durumunu anlatmak için pek uygun değil. İnsan onuruna yakışır hiçbir şeyi hak etmiyorsun. Bu nedenle yalnızsın ve aynı nedenle yalnızlığın ömür boyu sürecek.
Yalnız yaşadın; muhtemeldir ki yalnız doğmuştun ve yalnız öleceksin. Allah rahmet etsin. Buna ihtiyacın olacak açıkçası. Çünkü biz insanlar yalnızlara asla merhamet etmeyiz.
Hallac-ı Mansur yalnızdı. Elleri ve ayakları kesilerek, taşlanarak, çarmıha gerilerek ve idam edilerek öldürüldü; sonra cesedi yakıldı. “Beni öldürün çünkü benim hayatım yalnızca ölümdedir,” diyen Hallac. Havalı isim. Oysa isminin anlamı bildiğimiz hallaç, yani yün diden adam; fakir bir işçi.
Hallac adı üstünde fakirdi. Mezhepsizdi. Hiç durmadan ibadet ediyor, Allah’ın bahşettiği nimetlerden zorunlu haller dışında istifade etmiyordu.
Bugün Hallac adı ve efsanesi çok büyüktür. Hallac-ı Mansur çok büyük adamdır. Gerçekte ise halkın tuhaf bulduğu, alimlerin kafasını karıştıran, yöneticilerin ise nefret ettikleri biriydi. Deniliyor ki Hallac “Ene’l-Hak” dediği için öldürüldü. Oysa bu sadece kimsenin itiraz etmeyeceği bir bahaneden ibaret. Çünkü halk tanrılık iddiasındaki bir adamın infazı karşısında infial göstermez.
Devamı Cins Dergi Aralık 2016 sayımızda…