Bebekteydik. İsmini Bebek Çavuştan alan yerde. Denklerimizi indirip bir bankta oturmaya başlamıştık ki denizden gelen bir imdat sesi başlarımızı sesin geldiği yere çevirmemize yetti. Bir sandal. Sandalın içinde bir adam, ellerini denize uzatmış suların içinde debelenen bir adamı sandalın içine çekmeye çalışıyor. Üçümüzde bozkır çocuklarıydık. Yüzme bilmiyorduk.
HÜSEYİN ATLANSOY
Bilmiyordum.
Bilmiyordum dememin şimdi bildiğim anlamını her zaman içermediğini de bilmiyordum. Anlar değerliydi. Birbiri ardına sıralanan belki bir karmaşık parabol oluşturan kendine eğri ve doğru belki elips süzülüşündeki kartal gözün izdüşümlerini herkesin kendi nefeslerinde kendi gölgelerinde hatta kendiliklerinde speküle edebileceklerini hissedebiliyordum. Anlar değerliydi.1985 yılına uzanan süreç hızını belki de ta yaratılış öncesi süreden alıyordu.1979 yılında genetik hafıza üzerinde düşündüğümü saklamayacağım. Neyse.
1985 yılına uzanan süreyi batılıların çok sevdiği ‘kendi’ üzerinde spekülasyon yapmayı bir anlama çabası olarak kullanarak 1979’dan başlayarak anlatayım. Bütün batı düşüncesini kendilik üzerine spekülasyon biçiminde okumak çok şenliklidir söylemeden geçmeyeyim.1985 yılını bu yöntem eşliğinde ‘Kuyruğunu Toplayan Maymun’ ile toparlamıştım. Şahane bir maymuncuk idi.
Devamı Cins Ağustos 2017 sayısında…