İbrahim Tenekeci: “Beraber Yaşlanmanın Güzelliği”

İBRAHİM TENEKECİ

İnsan belli bir yaştan sonra yeni dostlar pek edinemiyor. O yaşına kadar kimlerle gelmişse, yine onlarla devam etmek istiyor. İlişki kuruyor ama dostluk kuramıyor.

Bazen de birbirinizi sonradan buluyorsunuz. Uzun zamandır tanıdığınız, bildiğiniz, ara sıra selamlaştığınız bir isimdir. Fakat dostluk, yıllar sonra gerçekleşir. Bunu çok düşündüm. Vardığım yer: Kader, birbirlerini ziyan etmesinler, kıymetlerini iyi bilsinler diye, bazı dostlukları geciktiriyor. Gençliğin acemiliğinde değil, orta yaşın olgunluğunda buluşturuyor onları. Tam buradan seslenelim: Keşke bazı isimlerle gençken değil de şimdi karşılaşmış olsaydım.

Dostluk evvela nasip meselesidir. Falanca kişi nasibinizde yoksa eğer, onu kazanmaya çalışmanız beyhudedir. Nasıldı o söz? Her kuş kendi cinsiyle uçar.

***

Ne kadar ulvi amaçlarla yazarsak yazalım, iş sonunda benlik bahsine dayanıyor. İşte bu yüzden, edebiyatta birkaç yıllık münasebetler bile uzun sayılır. Bu iki cümlenin penceresinden dostlarıma bakıyorum. Edebiyat üzerinden gelişen ve yirmi yılı aşan dostluklarımız var. Aramıza menfaat veya maddiyat girseydi, herhalde buraya kadar gelemezdik. Şunu da söylemek isterim: Yazdıklarımıza hiçbir zaman ‘kutsal metin’ muamelesi yapmadık. Kendimizi büyük görmenin küçültücü bir yanı vardır.

Çeyrek yüzyıl olmuş. Dergiler, kitaplar ve dokunaklı fedakârlıklar. Son durum: Manevî derinliği olanlar kalmış, edebî hırsları ve dünyevî ihtirasları olanlar gitmiş. Bundan daha kıymetli ne olabilir?

Bazen de insanın öncelikleri değişir. Bir müddet başka şeylerle oyalanır, sonra geri döner. Edebiyat her zaman bizim yuvamız olmuştur.

Devamı Cins kasım 2017 sayısında…

Posted in Genel