Yüz yıl öncesini yüz yıl sonrasına ulamanın harikulade çemberinde, “merkezinde bir hakikatin” talibi olacağız çünkü. İşte o zaman başarı değil rıza, hırs değil sebat, konfor değil huzur geçerli olacak bizim için.
FURKAN ÇALIŞKAN
Sonuna kadar dinlemeye tahammül edemediğim hikâyeler her zaman başarı hikayeleri olmuştur. Hani o imkânsızın zorlandığı, sınırların aşıldığı, hep daha ileriye giden ve nerede geçerse geçsin mutlaka Amerika’da yaşanmış izlenimi veren hikâyeler… Mevcut dünyanın düzeni içerisinde yeni bir sınır belirlemekten, o dünyanın mümkünlerini yeniden ve aslında hep aynı yere çıkarak tanımlamaktan, nihayetinde motivasyon denilen modern Pagan tanrısına bir kurban daha sunmaktan başka bir şey olmayan bu antidepresan hikâyeleri avuç avuç bünyemize zerk eden bu çağ bizim çağımız mı?
Değil elbet, fakat bizim çağımız da gelecek. Yüz yıl öncesini yüz yıl sonrasına ulamanın harikulade çemberinde, “merkezinde bir hakikatin” talibi olacağız çünkü. İşte o zaman başarı değil rıza, hırs değil sebat, konfor değil huzur geçerli olacak bizim için. Böylece belki de gerçekten anlayacağız; Fatihler ile müdafileri aynı ölçü birimi, aynı şarkının nakaratı, aynı hayalin parçası olarak görmemizin hikmeti nedir? Bir şehri alan ile teslim edenin aynı saygı çerçevesinde bir araya gelmesine olanak sağlayan anlayış ne olabilir? O halde tersinden soru sormaya devam edelim ve cevapların zihnimizin nerelerini tahrik edeceğini hep birlikte öğrenelim. Herhangi bir kişisel gelişim uzmanı, dış politika gurusu, yaşam koçu (o ne demekse), konjonktür yazarı için Fahreddin Paşa gerçekten başarılı bir adam mıdır mesela?
Devamı Cins Ocak 2018 sayısında…