Aslolan hakkın helal edilmesi olmalıdır.
Aslolan helalleşmek olmalıdır.
Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz.
Suriçi ile Kobani’nin arasına çizgi çekmek 1. Dünya Savaşı galiplerinin yasal hakkıdır belki. Ama helal değildir.
Keza if las eden kardeşinizin haraç meraç satışa çıkarılan evini satın almanız yasal hakkınız olabilir ama helal değildir.
İmar ruhsatı olan bir müteahhit şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir.
Yeni ve çok daha ucuz bir enerji türünün pazara girmesini önlemek üzere üretim haklarını satın alan ve dümen altı eden bir petrol şirketi yasal olarak suçsuzdur. Ama yaptığı iş helal değildir.
Keza raf ömrünü uzatmak için ekmeğin içine kanserojen madde koyan fırıncı yaptığı formülü ambalajın üzerine koyduğu için yasaldır, dolayısıyla suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir.
Ve son olarak bir kalem darbesiyle atar ergenleri, lümpen ergenleri sokağa döken yazar; alevler afakı sardığında suç mahalinde değilse, olayları evinden seyrettiğini ispat edebiliyorsa yasal olarak suçsuzdur. Ama helal değildir yaptığı.
21. y.y.’in en yaman projesi helal olanı yasal olanla örtüştürmek olsa gerekir. Kadim değerlerle rabıtası zedelenen özgürlüklerin şerden yana bükülmesini önlemenin yollarını bulmak zorundayız.
Yasaların tanıdığı haklardan insanlık veya Allah adına feragat etmenin garipsenmediği bir yeni düzen getirmek zorundayız.
Tarihin bize öğrettiği bir şey var.
İster en mükemmel yönetim sistemini, ister ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmiş olsun. Bir medeniyetin sevgi ve nefis terbiyesi dumura uğramış, manevi enerjisi tükenmişse; o medeniyeti ne Birleşmiş Milletler Tüzüğü, ne Helsinki Beyannamesi, ne AİHM Mevzuatı, ne de en üstün silahlar kurtarabilir.
*Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerinde yaptığı konuşmadır.