İBRAHİM TENEKECİ
Şiir, öykü, roman yazan birçok insan, zamanın en iyi hakem olduğunu dile getirir. Doğru mudur bu? Hep beraber bakalım.
Kendi döneminde, yani yaşarken karşılık bulamayan, okuyucu oluşturamayan edebiyatçılar, bu imkâna sonradan pek kavuşamıyor. Büyük ölçüde böyle bu.
Mevlana’dan başlayıp ayakta kalan bütün şairlere, hikâyecilere tek tek bakalım. Sonuç değişmeyecektir. Oğuz Atay gibi birkaç istisna hariç, ortak kabul gören isimlerin neredeyse tamamı hayattayken emeklerinin karşılığını almışlardır. Bugün biz kimleri okuyorsak, onlar, zamanlarında da okunan, ciddiye alınan, saygı duyulan kalemlerdi. Ülkemizde vefat ettikten sonra kıymetlenen şair yok gibidir. Biraz yakından bakarsak: Ziya Osman Saba, Ahmet Muhip Dıranas, Behçet Necatigil, Cahit Külebi, Oktay Rifat, Nazım Hikmet, Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Necip Fazıl, Cahit Zarifoğlu… Hep yaşarken karşılık bulmuş şairlerdir. Sezai Karakoç ve İsmet Özel gibi.
Mehmet Akif ve Yahya Kemal’e saldıranlar çoktan unutulup gitmiştir. Bu iki isim ise her geçen gün büyümektedir.
Devamı Cins Aralık 2017 sayısında…